zihnimin yorgunluğu vücudumda
kurulan düzenlerden bıkmıştım
saklanıyor sanıyorken bu odada
meğerse
halk tarafından yasaklanmışım
ama unutmamışım
acılar çekildi, çaylar içildi
affet, farkındaydım
yarın imkansız, dün çok uzak geldi
konstantinopolis’te yoksunluk krizleri
beni pek bi değiştirdi
şimdilerde çıkaramıyorum
nerde uyanmıştık o sabahlarda
hangi ev, hangi durak, hangi zula
zamirler ve şahidi olamadığım kendim
şimdi hepimiz çokça uzakta
yeni doğmuş gibi, basittim
istedim ki inekler hep yolun kenarında otlasın
izleyelim, giderken biz
istedim ki bu hissiyat hiç dağılmasın
gülelim, ölürken biz
yolun kesikli çizgisi hiç bozulmasın
istedim ki karışalım kalabalığa
kaçarken yorulalım da
birbirimizde dinlenemeyiz
bil ki, o günler artık geride kaldı
umursamadığım
hatırlandığım, tanıştığım yeni insanlar
karanlık salaş barlarda kahkahalar
duman, küf ve sanrı
geride kaldı
bil ki, gördüm günümü
bi tane de bana sarar mısın
