07.03.2021 / İzmir / P.S.27
Sevgili Nilgün
Ölümün güzel yüzünü görür gibiyim. Her anın soyutlaşacağı ve bilinmez bir somutluğun karşılayacağını tahmin ettiğim, karalar içinde bir yüz… Görür gibiyim. Bazı geceler uyumadan önce sabahın bir daha hiç doğmayacağını düşlerim. İçimden “Vay be… Artık buraya kadarmış” derim. Sevdiğim insanlar yok, gökyüzü yok, kediler ve köpekler, kuşlar ve dalgalar, bir sonraki bölümü yok hayatın. Artık yazmak yok Nilgün!
–
Ey bedenimin taşınacağı ve kavuşacağı toprak
Yarat bir filiz daha
Usul usul yenilirken bedenim
İşte sana zavallı bir ruh daha
Neden bu kadar bekledin yaşamayı?
Cevapsız soruları
Sormaz mıyım kendime hiç!
Bu lanet ne müzikal bir işkenceydi yaşarken
Ellerim dans ederken bu lanet!
Ne yalnızlıktı…
–
Satırsal bir düzlemde sessiz ve soğuk şekilde yol alıyor ruhum. Böyle hayal etmeni istediğim için Nilgün. Mitolojik bir takvim gibi zaman, hep böyle istediğin için… “Oysa ne kadar emin kendinden gece! Gören bir yetişkin… Sürekli yenileyen ve yenilenen, ölümü unutmadan yaşama tutkun dinginliği genleştirerek her an duyumsatan…” demiştin.
Şimdi ne kadar da emin kendinden ölüm! Her an duyumsatan sesini…
Sevgilerimle
Mert Kişot